CUMHURİYET MEYDANI’NDA TÖRENE KATILDI
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Gazeteci Oktay Ensari’nin ‘Neler çektim neler’ konulu fotoğraf sergisinin açılışının ardından Cumhuriyet Meydanı’nda ‘Büyükşehir Belediyesi’nin Enerji Yatırımlarının Tanıtımı ve 1000 adet Kombi Dağıtım Töreni’ne katıldı. Türkiye’nin bulunduğu konum gereği zor bir yerde olduğunu ifade eden Bakan Özhaseki, “Zor bir coğrafyada yaşıyoruz. Hakikaten bulunduğumuz coğrafya adeta bir ateş çemberi gibi. Lisedeyken bizim öğretmenlerimiz derlerdi ki; ‘oğlum bakın bu ülkenin 3 tarafı denizle çevrili, 4 tarafı düşmanla çevrili. Çocuk aklımızla bazen; ‘ya bizim hocalarımız da çok mu paranoyak takılıyorlar? Ne demek her taraf düşmanla dolu’ falan dediğimiz olmuştu. İçimizden böyle geçirdiğimiz olmuştu. Ama şu gelinen noktada sizler de şahitsiniz ki bu ülke zor bir coğrafyada bulunuyor. Bu ülkede güçlü olmak bir mecburiyettir. Avrupa’nın ortasında, Avrupa Birliği’ne üye bir ülke olarak yaşıyor olsanız hiçbir askeri yatırım yapmanıza gerek yok. Güçlü olmanıza da gerek yok. Sınır yok. İstediğiniz şehre gidip yaşayabilirsiniz. Ama burada siz, ‘bağımsız bir millet olarak yaşayalım, ezanımız 5 vakit okunsun, bayrağımız daim dalgalansın, biz bu Türk yurdunda yaşamak istiyoruz’ diyorsanız güçlü olmak zorundasınız” dedi.
‘GEZİ OLAYLARINI BAZILARI KUTSUYORLAR’
Türkiye’nin yakın dönem tarihindeki siyasi olaylarına da değinen Bakan Özhaseki, “Sadece son birkaç seneye bir bakar mısınız? Önce askeri muhtıralar verildi. Arkasından parti kapatma davaları açıldı. Bir başsavcı evde oturdu. Türkiye’nin yüzde 50 oyunu almış bir partiye kapatma davası açtı. İnternet andıçlarıyla, gazete kupürleriyle. Arkasından Gezi olayları başladı. Gezi olaylarını bazıları kutsuyorlar. Binlerce insanı İstanbul’da en önemli meydanda toplayacaksınız. Arkasından da ikinci, üçüncü günden itibaren Atatürk Kültür Merkezi’nin üzerine ne kadar gayri resmi ne kadar meşru olmayan, yeraltı örgütü varsa o bölücülerin fitnecilerin, komünist örgütlerin bayraklarını asacaksınız. Cumhurbaşkanlığı ofisini tanklarla, affedersiniz dozerlerle, iş makineleriyle basmaya gideceksiniz. Hükümet devirme operasyonu yapacaksınız. Sonra da ‘ne vardı ki bir protesto değil mi?’ diyeceksiniz. Protesto etmek serbest” ifadelerini kullandı.
‘680 BİN KONUT YIKILDI’
Deprem konusuna değinen Bakan Özhaseki, “Biz Libya ile anlaşmalar yaptığımızda bazıları anlamadılar. Libya’da, ‘ne işimiz var’ dediler. Akdeniz’de ki haklarımızı nasıl koruyacaktık biz? Şimdi oradaki haklarımızı da koruduk. Azeri kardeşlerimizin imdadını da yetiştik. Birkaç gün önce Nahcivan’daydık. Oradaki Azeri kardeşlerimizin dualarını görmeliydiniz. Yıllarca zulüm altında ve işgal ettikleri topraklardan onların atılması ve oradaki Türk yurdunun bağımsızlığına kavuşması kolay bir iş değildi. İçeride de büyük bir mücadele veriyoruz. 6 Şubat’ta büyük bir deprem. Hatta 2 deprem demekte fayda var. 9 saat arayla 7.5’un üzerinde bir deprem. Bundan 18 tane ilimiz etkilendi. 14 milyon insanımız zarar gördü. 680 bin konut yıkıldı. 170 bin de iş yeri yıkıldı. 840 bin bağımsız birim. Neredeyse 4 tane daha yeni Kayseri yapılması lazım buralara. Bu hasarın altından kalkmak kolay değil. İlk günden itibaren Sayın Cumhurbaşkanımız ayaktaydı. Bakan arkadaşlarımız, valilerimiz ki bizim valimiz 3-4 ay kadar o bölgede hizmet etti. Herkes iş başındaydı” diye konuştu.
‘TÜRKİYE EN RİSKLİ 5 TANE ÜLKEDEN BİRİSİ’
Deprem yaralarını sarmak adına 200 binden fazla ihale yaptıklarını aktaran Bakan Özhaseki, şöyle konuştu: “Orada konutlar zaten bitmek üzere. Önümüzdeki aydan itibaren depremzede vatandaşlarımıza vereceğiz. Bir taraftan yerinde dönüşüm projesi başlattık. Meydan projelerine bizler başladık. Benim zaten çoğu zamanım ya o bölgelerde geçiyor veyahut da o bölgelerin problemlerini çözmekle ilgili toplantılarda geçiyor. Oradaki kardeşlerimiz yerlerine, yurtlarına kavuşup huzurla evlerine oturuncaya kadar emin olun bizler gece gündüz demeyeceğiz, çalışacağız. Oradaki insanlarımızı da yerine oturtacağız. Bu ülke deprem ülkesi. Bugün oraya gelmiş olabilir. Yarın bir başka yere gelebilir. Dünya üzerinde Himalayalar’dan Alpler’e doğru giden çizgiler üzerinde 5 tane riskli ülke var. Türkiye en riskli 5 tane ülkeden birisi. Burası deprem ülkesi. Bizim denizlerimizde ve karalarımıza son yüzyılda 6 ve üzerinde şiddetle ‘yıkıcı’ diye tarif ettiğiniz deprem sayısı 226’dır. Yani her sene 2 veya 3 tane yıkıcı deprem oluyor bu memlekette. Ölen insanlarımız 130 bin civarında. Bu yaraları hep birlikte sarabiliriz.”
Furkan KAVUKLU- Samed Aydın SUN- Özge Zeynep ARIK/ KAYSERİ,